Kazdağları & Endemik Türler Araştırma Enstitüsü Kurulması

Nis 23, 2025 - 10:05
Nis 23, 2025 - 10:51
 0  52
Kazdağları & Endemik Türler Araştırma Enstitüsü Kurulması

Ahmet OVEN

Makina Yüksek Mühendisi & Stratejist

Kuzey Ege Sahil Köyleri ve Kayalar Köyü Platformu/Kurucu

Email: ahmetoven@gmail.com

 

Kazdağları, yalnızca mitolojik derinliği olan bir geçmişe değil, aynı zamanda barındırdığı birçok endemik bitki türüyle de büyük öneme sahip bir doğa hazinesidir. Edremit Körfezi’nin en nezih bölgesinde yer alan, bol oksijenli ve denize hâkim konumdaki bu dağlar, maalesef yeterince kıymeti anlaşılamamış doğal alanlarımızdandır. Osmanlı döneminde, özellikle Sultan Abdülaziz ve II. Abdülhamid zamanında, topraklarımızda casus kılığında dolaşan arkeologlar ile birlikte doğa bilimciler de yalnızca yer altındaki zenginliklerimizi değil, toprak üstündeki endemik bitki türlerini de toplayarak ülkelerine taşımışlardır.

Alman botanikçi, eczacı ve bitki koleksiyoncusu Paul Ernst Emil Sintenis de bu sömürü anlayışına sahip kişilerden biridir. Doğayı koruma ve çevreyi iyileştirme görüntüsü altında, aslında bu doğal zenginlikleri ticarileştirmeye çalışmıştır. Almanların Osmanlı topraklarında bu denli etkin olmasının başlıca sebebi ise, Prusya ekolünün yani Alman politikası, askeri disiplini ve anlayışının Osmanlı sultanları tarafından örnek alınmak istenmesidir. Prusya Krallığı, Alman İmparatorluğu’nun merkezi konumundaydı ve II. Abdülhamid döneminde Almanya ile ikili ilişkiler geliştirilerek Osmanlı ordusunun reforme edilmesi amacıyla birçok Alman subayı orduya davet edilmiş, çeşitli alanlarda Alman heyetlerinden destek alınmıştır.

Almanların yalnızca askeri ve siyasi değil; iktisadi, sanayi, dil, tarih, arkeoloji ve botanik gibi pek çok alanda etkinliği artmıştır. Kazdağları, Alp Dağları’ndan sonra dünyada oksijen yoğunluğunun en fazla olduğu bölgelerden biridir ve çok zengin bir endemik flora yapısına sahiptir. Ancak bu değeri, ancak 19. yüzyılın ikinci yarısında Almanlar ve İngilizler fark etmiştir. Özellikle Sintenis, Kazdağları'ndan topladığı bitkilerle Alman ilaç sanayisine büyük katkılar sağlamıştır.

Bu sırada yer üstündeki endemik bitkileri toplayıp kaçıran Sintenis ile eş zamanlı olarak, İngiliz arkeolog Frank Calvert, Alman Heinrich Schliemann ile birlikte Troya Antik Kenti'nde kazılar yaparak tarihi eserleri yurt dışına kaçırmakla meşguldü. Calvert, kazılardan arta kalan zamanlarında Kazdağları’na da giderek bölgeyi incelemiş, “daha ne kadarını yağmalayabiliriz” düşüncesiyle detaylı gözlemlerde bulunmuştur.

Bu tarihi geçmişten hareketle açıkça ifade etmek isteriz ki; kıtaların kesişim noktasında yer alan ve üç farklı bitki coğrafyasına ev sahipliği yapan Kazdağları, öyle bir doğa varlığıdır ki hem Avrupa-Sibirya hem de Akdeniz iklim kuşaklarının kesişiminde yer alır. Yüksek rakımı sayesinde yaklaşık 800 takson (bitki türü) barındırmakta ve bunlardan 32 endemik tür yalnızca Kazdağları’na özgü olarak varlığını sürdürmektedir.

Zengin florasının yanı sıra zengin bir faunaya da sahip olan İda Dağları’nda geçmişte vaşak ve sırtlanların varlığı tespit edilmiş; günümüzde ise karaca, ayı ve kurt gibi türlerin risk altında olduğu saptanmıştır.

Siyaseten tarafsız, ideolojik söylem ve eylemlerden uzak bir anlayışla Kazdağları’nda çok değerli projeler geliştirilebilir. Milli Park statüsünün yanı sıra, endemik türlerin araştırılması, geliştirilmesi, çoğaltılması ve endüstriye kazandırılması; bir Alman’ın ya da İngiliz’in değil, Yüce Türk Devleti’nin bir ferdinin görevi olmalıdır.

Kurulacak bir araştırma geliştirme merkezi veya bir enstitü ile Kazdağları’nın mitolojik ve doğal zenginliği; botanik bilimiyle birlikte daha da tanınır, korunur ve saygı görür hâle gelecektir. Teorik bilgi ile pratik uygulamanın birleşimi sayesinde; iktisadi, zirai ve istihdama dönük alanlarda bu kadim topraklar için büyük bir ışık yakılabilir.

Kazdağları yalnızca altın madenleriyle değil; çevreciler ve doğa severler tarafından, ülke ekonomisine ve istihdamına katkı sunmak amacıyla geliştirilecek kapsamlı doğa projeleriyle de anılmalıdır. Bu yönde fikir ve projeler üretecek vizyon sahibi beyinlere ihtiyaç vardır.

Çanakkale’nin mukaddes ve kadim toprakları, ulusal ve uluslararası pek çok projeye açıktır. Bu topraklara hizmet, ancak eldeki mevcut doğal zenginliklerin değerlendirilip yatırıma dönüştürülmesi ile mümkündür. Doğayı severek, çevreyi koruyarak ve devlet menfaatlerini gözeterek oluşturulacak bir sentezle başarıya ulaşmak hepimizin ortak hedefi olmalıdır.

Kaynaklar:
https://yildiz.academia.edu/AhmetOven

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow